2 Nisan 2012 Pazartesi

Bu yağmur... bu yağmur... bu kıldan ince


Nefesten yumuşak yağan bu yağmur...
Bu yağmur... bu yağmur... bir gün dinince.
Aynalar yüzümü tanımaz olur.

Bu yağmur kanımı boğan bir iplik
Tenimde acısız yatan bir bıçak
Bu yağmur yerde taş ve bende kemik
Dayandıkça çisil çisil yağacak.

Bu yağmur delilik vehminden üstün;
Karanlık kovulmaz düşüncelerden.
Cinlerin beynimde yaptığı düğün
Sulardan, seslerden ve gecelerden.

Yokuşlar kaybolur çıkarız düze

Kırılır da bir gün tüm dişliler 
Döner şanlı şanlı çarkımız bizim 
Gökten bir el yaşlı gözleri siler 
Şenlenir evimiz barkımız bizim 

Yokuşlar kaybolur çıkarız düze 
Kavuşuruz sonu gelmez gündüze 
Sapan taşların yanında füze 
Başka alemlerle farkımız bizim 

Her haliyle bitecek o gece!

Denizin ve güneşin battığı yerde, 
Bilin ki yeni umutlar da yeşerir, 
Gündüzün bittiği, karanlığın bastığı yerde, 
Bekler durur gece bitmez. 
********* 
Her haliyle bitecek o gece, 
Yerini bırakacak, güne gündüze, 
Ağaçlar yemyeşil rengi besbell, 
Yaşıyorum hala bu yeni günle. 
********* 
Denizin ve güneşin birleştiği yerde, 
Umutlar tükendi ve umutlar bitti, 
Gündüz bitse de, karanlık gelse de 
Umrunda değil artık bir yudum insanın.

Bir Kadın...

sana ey kanımda eriyen kadın 
can nasıl dayansın, nasıl dayansın? 
mezara çekmekse beni maksadın 
önümde o siyah gözlerin yansın. 

bir sütun alevsin, bir sütun duman, 
yalnız seni görür gözünü yuman. 
senden ateşine bir deva uman 
bari gitsin kara toprağa kansın. 

Benim Nefsim

Ruhuma bir kefen bezi yeter de; 
Yetmez aç nefsime sırma ve ipek. 
Çare yok yüzünden düştüğüm derde, 
Yesem de toprakla karışık kepek

Güneşle bir tutsam girmez hizaya, 
Dar bulur sığmam der dipsiz fezaya. 
Kuyruk sallar, sonra hırlar ezaya, 
Benim nefsim, benim nefsim ne köpek!